2024’ün 11 ayında Makine ihracatı 25,8 milyar dolar
Makine ihracatı 11 ayda 25,8 milyar dolar oldu
Makine İhracatçıları Birliği (MAİB) tarafından paylaşılan makine imalat sanayi konsolide
verilerine göre, yılın ilk 11 ayında Türkiye'nin serbest bölgeler dâhil toplam makine ihracatı
25,8 milyar dolar oldu.
Türkiye’nin deprem sonrası süreçte daha da gelişen iş ve inşaat
makineleri sektörünün, Suriye’nin yeniden inşasında mevcut bütün imkânlarıyla sahada
olacağını belirten Makine İhracatçıları Birliği Başkanı Kutlu Karavelioğlu, “Bazıları yok olmuş
birçok faaliyet biçiminin ve hafif sanayinin yeniden doğuşu için gerekli makine ihtiyaçları,
hibeler de dahil olmak üzere birçok ülke ve kurum tarafından fonlanacaktır.
Suriye’nin,rakiplerimiz için de Irak ve Rusya kadar önemli bir alıcı olacağını düşünmek, Türk
makinelerinin komşu coğrafyalardaki doğal üstünlüğünü orada da hayata geçirmenin
yöntemlerini kurgulamak gerekir” dedi.
Makine imalat sanayi konsolide verilerine göre yılın 11 ayı sonunda Türkiye'nin serbest bölgeler
dâhil toplam makine ihracatı geçen yılla aynı seviyede 25,8 milyar dolar olarak gerçekleşti. Kasım’da
2,3 milyar dolar makine ihraç eden sektörün ihracatı, aylık bazda yüzde 3,7 geriledi. 11 aylık
dönemde ihracatı tonaj olarak azalan makineciler, KG başına ortalama ihraç fiyatlarındaki yüzde
4’lük artışla geçen yılın aynı dönemindeki rakamları yakaladı.
İhracat birim fiyatlarının 7,7 dolara kadar yükseldiği Kasım ayında, ilk yirmi pazarımızdaki en büyük artışlar yüzde 47,4 ile Fas’da, yüzde 23,3 ile İtalya’da ve yüzde 22,2 ile Mısır’da sağlandı. İlk üç büyük pazarı oluşturan Almanya, Rusya ve ABD’de KG başına ortalama birim ihraç fiyatları 10,3 ila 12,9 dolar arasında değişti. TÜİK verilerine
göre; ekonomik bölgeler içinde en yüksek artışın yüzde 17,5 ile NAFTA ve yüzde 9,1 ile
MERCOSUR’da sağlandığı ilk 10 ay sonunda, en büyük kayıp yüzde 22,8 ile ASEAN’da ortaya çıktı.
Yıllıklandırılmış makine ithalatının yüzde 2,6 düşmesiyle makine dış ticaret açığı 15,9 milyar dolara
geriledi. 10 ayda ithalatı yüzde 21,4 gerileyen traktörler ve tarım makineleri ihracat fazlası veren
sektörler arasına katılırken, ithalatı yüzde 15 artan klima ve sistemleri açık vermeye başladı.
“Avrupa endüstriyel trend eğilimlerinde güç kaybediyor”
İki yıldır süren Ukrayna-Rusya savaşının yanında, Orta Doğu'da artan gerilimlerin ve Çin-Tayvan gibi
potansiyel tehditlerin gölgesinde ticaret alanındaki yeni küresel denklemi değerlendiren Makine
İhracatçıları Birliği Başkanı Kutlu Karavelioğlu şunları söyledi:
“Jeopolitik istikrarı alt üst eden bu belirsizlik döneminde, hiçbir geleneksel kurum ve kurala bağlı
kalmayacağını beyan eden bir yönetim anlayışının başa geldiği ABD rakip olarak gördüğü herkesle
mücadele etmeye hazırlanıyor.
Okyanusun diğer yakasındaki Avrupa Birliği ise gerek enerji
politikaları gerekse bürokrasinin regülasyon ve direktif yanlısı tutumu nedeniyle bütçe
disiplininden daha da uzaklaşmış görünüyor. Sektörel tepe örgütleri sıklıkla kurallara bağlı rekabet
döneminin sonuna gelindiğini ama AB’nin buna hazırlanmakta geç kaldığını vurguluyorlar. AB için
bu durumu derinleştiren bir unsur da yeşil dönüşüm süreci nedeniyle fosil enerjiden mahrum
kalmaları ve hızla azalan doğalgaz rezervlerinin yeni bir enerji krizi başlatma ihtimali… Yüksek
üretim maliyetleri nedeniyle Avrupa’daki birçok fabrikanın üretimini kısmak zorunda kalma
ihtimali artıyor.
Avrupa’da 2,8 trilyon euro ciro ve 11,7 milyon istihdamı temsil eden ORGALIM
makine sektörünün 2024 kayıplarının ciroda yüzde 5,3’e, yatırımda yüzde 3,9’a, istihdamda yüzde
1’e varacağını açıkladı.
Gerilemenin süreceğini belirtirken, 2025’le birlikte üst üste 3 yıl daralmış
olacak olan sektördeki temel sorunu, AB’nin rekabetçiliğinin erimeye devam etmesine bağladı.”
Bu bocalamanın yoğun bir sanayisizleşme kaygısını beraberinde getirdiğine dikkat çeken
Karavelioğlu, “Yükselen tehdit algısı Alman federal hükumetlerini büyük işletmelere geçici süreyle
ortak olmaya dahi ikna etmiş görünüyor. Makine ihracatımız içinde belirleyici paya sahip olan
Almanya'da endüstriyel üretim gerilemesi son 2 yılda yüzde 8,3 düzeyinde gerçekleşti. Almanya
ve Fransa’daki siyasi belirsizlik, bu ülkelerin endüstriyel trend eğilimlerindeki güç kaybı ve
Euro’daki düşüş bir süre daha devam edebilir. Avrupa’daki ihracat iklimi endeksini geriye götüren
bu süreç, makine gibi yüksek teknoloji sınıfına sahip sektörler için ciddi bir sorun gibi görünmekle
birlikte, endüstrinin çeper ülkelere yayılmasını hızlandırabilecek bir gelişmedir” dedi.
“Suriye normale dönebilirse sektörün gözbebeği olur”
Egemenlik kavgaları, korumacılık ve rekabet gücü kaybı üçgenindeki gelişmiş ekonomilerin
ötesindeki değişimleri de ele alan Karavelioğlu, Suriye’deki gündemi şu şekilde yorumladı:
“Suriye başarır da istikrarlı bir demokrasiye kavuşursa, hemen akabinde başlayacak imar, iskân ve
endüstrileşme süreçlerinin makine sektörü özelinde hangi hizmet, konfor ya da üretim gereçlerini
önceliklendireceğini kestirmek zor değil.
BM’nin Suriye’nin yeniden imarı için 400 milyar dolar
gerektiğini açıklaması ve eskisinden iyi olacağına yönelik algı bile demir-çelik, çimento vd. inşaat
malzemeleri üreticileri için muazzam bir kaldıraç etkisi sağladı. Türkiye’nin özellikle deprem
sonrası dönemde çok geliştirdiği iş ve inşaat makineleri sektörü, Suriye’de sahaya en hızlı
girenlerden olacaktır.
Bazıları yok olmuş birçok faaliyet biçiminin ve hafif sanayinin yeniden
doğuşu için gerekli makine ihtiyaçları, hibeler de dahil olmak üzere birçok ülke ve kurum
tarafından fonlanacaktır. Fakat biz sosyal entegrasyon, tarihi bağlar ve yakın komşuluk
ilişkilerimizin sektörümüze fırsattan çok, sorumluluk getirdiğine inanıyoruz.
Spekülasyon için bile erken olmakla birlikte, bugün dış ticaretinin üçte ikisini Türkiye ile yapar halde olan Suriye’nin
rakiplerimiz için de Irak ve Rusya kadar önemli bir alıcı olacağını düşünmek, Türk makinelerinin
komşu coğrafyalardaki doğal üstünlüğünü orada da hayata geçirmenin yöntemlerini kurgulamak
gerekir” dedi.
“Asgari ücrette iş ve çalışma barışı korunmalı”
Yurt içinde sanayicinin asgari ücret görüşmelerine ve Aralık’ta başlaması muhtemel faiz indirim
döngüsüne odaklandığını belirten Karavelioğlu, para politikasının 2025 yılı beklentilerine etkisini şu
şekilde değerlendirdi:
“18 çeyrek sonra negatif bölgeye geçen makine teçhizat yatırımlarındaki küçülme, üçüncü
çeyrekte yüzde 8,6 oldu. 2024 yılını, üretimde yüzde 8 civarında bir gerileme ile kapatacağız.
İhracatımız geçen seneye çok yakın bir değerle 28 milyar dolar civarında kapanırken ithalata karşı
bir miktar zemin kazanmış olacağız.
Mal ve hizmet tüketimindeki artışın enflasyonun temel
sebeplerinden biri olduğuna dair veriler, ekonomide üretici sektörler aleyhine asimetrik bir denge
oluştuğunu gösteriyor. Bu süreç imalatçıların mali gevşeme yönündeki beklentilerini artırsa da
piyasada finansman maliyetlerinin bir süre daha yüksek gideceği, bunun da yatırım iştahını
keserek iç piyasadaki durgunluğu bir süre daha götüreceği görüşü hâkim” dedi.
Dezenflasyon politikaları için büyük önem taşıyan bu dönemde, birçok sektör için en kritik
belirleyenin asgari ücret zammı olacağına işaret eden Karavelioğlu sözlerini şöyle tamamladı:
“Açıklanacak oran, iş ve çalışma barışının korunması açısından büyük öneme sahip. OECD
verilerine göre ihracatta yerli katma değer oranı Alman rakipleriyle aynı seviyede bulunan ve
yüzde 76’lık bu yüksek orana bilgi ve teknoloji yoğun rekabet altında, uzmanlaşmış kadroları ile
ulaşan sektörümüz, süreci en iyi yönetmesi gereken ve yönetecek aktörlerden biri olacaktır. Ancak
bir nevi genel gösterge olarak algılanan asgari ücret zammı, hâlihazırda çok üzerinde ücretlerle
istihdamını koruyan bizim gibi sektörlerde dahi işlevinin çok ötesinde bir etki yaratmaktadır.
Bölgesel ve sektörel farkların arttığı, kayıt dışılığın dünya genelinde yaygınlaştığı bir dönemde,
seyyanen uygulanacağı ümidi ya da beklentisi hâkim tek bir oran belirlemenin sıkıntılarını da
tartışmalıyız.”