Covid-19 Salgınında Mahpuslarında Tedavi ve Sağlık Hakkı vardır…
Son yüzyılın en büyük pandemilerinden olan COVID-19 tüm dünyada yüzbinlerce insanın
yaşamına mal olmaktadır. Hayatı tehdit eden virüs salgını için en riskli yerlerin başında,
şartları nedeniyle hapishaneler gelmektedir. Mahpusların hapishanelerde sağlık ve tedavi
hakkına erişim konusunda yaşadığı sıkıntılar bu pandemi süreci ile birlikte üst seviyeye
çıkmıştır.
Pandemi öncesinde de mahpuslar revir ve hastane sevklerinde sorunlar yaşıyor, revire
çıkabilmek ya da hastaneye gidebilmek için haftalarca, bazen aylarca bekliyordu. Pandeminin
ilk dönemlerinde acil durumlar dışında hastane ve revir çıkışları durdurulmuştu. “Yeni
normal”e geçiş ile birlikte hastane sevkleri yeniden başlamış olmasına rağmen pandemi
öncesinde olduğu gibi sevkler gecikmeli olarak yapılmaktadır.
Hastane dönüşleri uygulanan 14 günlük karantina koşulları da tedavi ve sağlık hakkına erişim
önündeki bir diğer engeldir. Bazı hapishanelerde mahpuslar karantina koğuşlarında 20-30 kişi
bir arada kalırken bazı hapishanelerde tek başına en temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanan
hasta mahpuslar 14 gün boyunca tek başına kalmak zorunda bırakılmaktadır. Kalabalık
karantina koğuşları uygulamasında yeni tutuklanan mahpuslar ya da sonradan yapılan sevkler
ile gelen mahpuslar da toplu karantina koğuşlarına konulduklarından mahpusların karantina
süreleri her seferinde yeniden başlamakta ve mahpuslar uzun süre kendi hücrelerinden ve
kişisel eşyalarından uzak kalmaktadır.
Mahpuslar karantina koğuşlarında radyo, televizyon, kitap, dergi, mektup gibi iletişim
araçlarından da mahrum bırakılmaktadır. Bazı hapishanelerde mahpuslar havalandırmaya
çıkarılmamakta, bazı hapishanelerde ise kanunda öngörülen sürelerin çok altında
havalandırmaya çıkarılmaktadır. Bu uygulamalar mahpusların hastaneye gitmek istememesine
neden olmakta ve mahpusların tedavi ve sağlık hakları önünde engel teşkil etmektedir.
Devlet temel hak ve özgürlükleri ihlal etmemek ve bu hak ve özgürlükleri korumak için
gerekli tedbirleri almakla yükümlüdür. Anayasanın 56. Maddesinde herkesin sağlıklı yaşam
hakkına sahip olduğu belirtilerek insanların hayatlarını beden ve ruh sağlığı içinde
sürdürmelerini sağlamak devlete bir yükümlülük olarak yüklenmiştir.
Tedavi ve sağlık hakkı hapishanelerdeki mahpusları da kapsayacak şekilde, 2015 tarihli
Mahpuslara Muameleye Dair Birleşmiş Milletler Asgari Standart Kuralları (Nelson Mandela
Kuralları), 1982 tarihli “BM Tıbbi Etik İlkeler”, 1988 tarihli “BM Herhangi Biçimde
Alıkonulan veya Hapsedilen Kişilerin Korunması için İlkeler Manzumesi”, 1990 tarihli
“Mahpusların Islahı için Temel İlkeler” ve 1990 tarihli “Özgürlüğünden Yoksun Bırakılmış
Çocukların Korunmasına İlişkin Birleşmiş Milletler Kuralları” ile tanımlanmıştır. Ayrıca
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi Avrupa Cezaevi Kuralları hakkında (2006) 2 nolu
Tavsiye Kararı (md. 40.3) gereği hapishanedeki mahpusların, yasal statülerine bakılmaksızın,
aynı kalite ve standartta, ülke genelinde mevcut, kapatılmamış olan kişilere sağlanan tıbbi
bakıma eşit erişim hakkına sahip olduğu belirtilmiştir.
İHAM’ın yerleşik içtihatlarına göre de; “Devlet bir kişinin insan onuruna saygı ile bağdaşır
koşullarda alıkonulmasını güvence altına almak zorundadır ve kişiye uygulanan tedbirin
infazında izlenecek tutum ve yöntem, kişiyi tutuklamanın doğasında kaçınılmaz olarak var
olan ıstırap düzeyini aşan bir yoğunlukta sıkıntı ve zorluğa maruz bırakılmamalıdır.”
İlgili düzenlemeler ve kararlar kapsamında devlet hapishanelerdeki mahpusların sağlık ve
yaşamlarından sorumludur. Mahpusların tedavi ve sağlık hakları önündeki engelleri
kaldırarak mahpusların tedavi ve sağlık haklarına erişimini sağlamakla yükümlüdür. Bu
doğrultuda;
Durumu acil olmayan ancak sağlık sorunları bulunan mahpuslar için revire sevkler
arttırılmalı, hapishanelerde düzenli doktor bulunması sağlanmalıdır. Bu sebeple 30.04.2009
tarihli Sağlık Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı Arasında Ceza İnfaz Kurumlarındaki Sağlık
Hizmetlerinin Düzenlenmesi Hakkında Protokol’ün sağlık hizmet sunumunun Pandemi
döneminde sürece uygun revize edilerek uygulamaya konulması gerekmektedir. Yukarıda da
ifade ettiğimiz gibi cezaevlerinde birçok mahpus kronik sağlık sorunları ile yaşamlarını
sürdürmektedir. Bu mahpusların her hastane sevki sonrası 14 gün süre ile izole edilmeleri bir
zorunluluk gibi görünse de mahpusların sağlık sorunlarının asgari ölçüde ceza infaz kurumu
içerisinde çözümlenmeye çalışılması bu dönem için en akılcı çözüm gibi durmaktadır. Bunun
için ceza infaz kurumlarındaki sağlık personeli sayısının artırılması, sağlık ünitelerinin
niteliğinin artırılması sürecin sağlıklı yürütülmesine yardımcı olacağı gibi karantina
koğuşlarına ihtiyacı da
azaltacaktır. Bunun yanında Kampüs tipi ceza infaz kurumlarında yer alan hastanelerin
kullanımı arttırılmalı, devlet veya araştırma hastanelerinde bulunan imkanlar bu hastanelerde
de sağlanmalıdır. Sağlık Hizmetine erişimde mahpuslara maske, eldiven, tulum gibi koruyucu
malzemeler verilerek mahpusların muayene ve tedavilerini daha steril koşullarda
gerçekleştirmeleri sağlanmalıdır.
Hastane dönüşlerinde uygulanan 14 günlük karantina koşulları iyileştirilmelidir. Karantina
hücrelerinin sayısı arttırılarak çok kalabalık ortamlar oluşturulmamalıdır. Farklı hastanelere
sevk olan mahpuslar, adliyelere sevk olan veya yeni tutuklanan mahpuslar ile aynı karantina
hücrelerinde tutulmamalıdır. Karantina hücresine sürekli yeni kişiler getirilerek hali hazırda
karantinada olan mahpusların karantina süreleri uzatılmamalıdır.
Mahpusların normalde kaldığı hücrelerde bulunan kişisel eşyalarını ve kitaplarını karantina
hücrelerine getirebilmeleri sağlanmalıdır. Ayrıca karantina hücrelerinde mahpusların günlük
ihtiyaçlarını karşılayacakları ve sosyal faaliyetlerine devam ettirebilecekleri su ısıtıcı,
semaver, radyo, televizyon gibi eşyalar bulundurulmalıdır.
Karantina hücrelerinde kalan mahpuslara sabun, deterjan, dezenfektan gibi temizlik
malzemeleri idare tarafından ücretsiz olarak verilmelidir. Karantina hücreleri idare tarafından
düzenli aralıklarla dezenfekte ettirilmelidir.
Karantina hücrelerinde kalan mahpuslar normal hücrelerde olduğu gibi havalandırmaya
çıkabilmelidir. İzolasyonun mahpuslar üzerindeki etkisini azaltmak için karantinada olmayan
mahpusların belirli saatlerde ortak havalandırmalarda bir araya getirilmelidir.
Bizler aşağıda imzası bulunan sağlık-meslek, insan hakları ve hukuk örgütleri olarak pandemi
sürecinden önce de var olan ancak pandemi ile daha da artan tedavi hakkına erişim
zorluklarının insan, sağlık ve yaşam hakkı gözetilerek yukarıda ifade ettiğimiz çerçevede
çözüme kavuşturulmasını ve mahpusların en temel insani haklarından olan sağlık hakkına
yönelik ihlallere son verilerek sağlık hakkına erişimin güvence altına alınmasını talep
ediyoruz.
Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği
Çağdaş Hukukçular Derneği
Hak İnisiyatifi Derneği
İnsan Hakları Derneği İstanbul Şube
İstanbul Diş Hekimleri Odası
İstanbul Ses Anadolu, Bakırköy, Şişli Şubeleri
İstanbul Tabip Odası
Marmara Tutuklu ve Hükümlü Aileleri ile Dayanışma Derneği
Özgürlük İçin Hukukçular Derneği
Toplum Hukuk Araştırmaları Vakfı
Türkiye İnsan Hakları Vakfı