Dünya Kalp Gününde uyarı: “COVID Kalbinizi Kırmasın”
(Ahmet Coşkunaydın)-
Yaşadığmızı Covid 19 felaketi, bizlere aslı
astarı olmayan bir çok söylentiye de
inanmamızı zorladı.Bunların en başında aşıları
kalp krizlerini tetiklediği söylentileriydi.İşte
bu ve benzer şayialar, konunun en büyük
uzmanları tarafından çürütülerek, halkımıza
gerçekler açıklandı.En azından söylentilere
kanıp, aşıdan kaçarak, ölümle burun buruna
gelinmesi önlenebilecek bundan böyle.
Konuyu kamu oyuna getiren ve çeşitli
öneriler ile tüm vatandaşları uyaran Türk
Kardiyoloji Derneği şu açıklamalarda bulundu
:
Türk Kardiyoloji Derneği 29 Eylül Dünya
Kalp Gününde kalp ve damar
hastalıklarına karşı korunma konusunda
,Az hareket etmek, yüksek tansiyon,
yüksek kolesterol, kontrolsüz şeker
hastalığı, kilo fazlalığı ve sigara
kullanımı kalp damar hastalığının başta
gelen nedenleridir.’.
Türk Kardiyoloji Derneği Başkanı Prof.
Dr. Vedat Aytekin,ise açıklamalarında,
“Tansiyon, kolesterol, şeker, sigara,
hareketsizlik ve kilo kalbimizin baş
düşmanlarıdır. Kalp damar hastalıkları
ile savaşmak ve korunmak için hiçbir
zaman geç değildir. En kısa zamanda
savaşmaya ve korunmaya başlayın” diye
konuştu. COVID-19 salgını döneminde
kalp ve damar hastalıkları risklerine
karşı farkındalığı artırmayı
hedefleyen Türk Kardiyoloji Derneği
“Covid Kalbinizi Kırmasın” sloganıyla
kalp ve damar hastalıklarına karşı
korunma konusunda önerilerini ise şöyle
açıkladı:
‘Kalp ve damar hastalıkları dünyadaki en
önemli ölüm nedeni olmaya devam ediyor.
Kalp damar hastalıklarına neden olan en
önemli risk faktörleri tansiyon ve kolesterol
yüksekliği, kilo, hareketsizlik, şeker hastalığı
ve sigara kullanımı olarak sıralanıyor. Dünya
Kalp Federasyonu tarafından belirlenen 29
Eylül günü her yıl tüm dünyada Dünya Kalp
Günü olarak kabul ediliyor ve bu gün
kapsamında tüm dünyada kalp ve damar
hastalıklarına yönelik farkındalık çalışmaları
yapılıyor. Türk Kardiyoloji Derneği ülkemizde
bu çalışmaları destekliyor ve kalp sağlığı
farkındalığına yönelik çeşitli
etkinliklerle Türkiye kamuoyunu doğru
bilgilendirmek için çalışıyor. Bu
doğrultuda Türk Kardiyoloji Derneği Başkanı
Prof. Dr. Vedat Aytekin‘in ev sahipliğinde
ve Türk Kardiyoloji Derneği Yönetim Kurulu
üyelerinin de katıldığı bir basın toplantısı
düzenlendi.
Sağlıklı Kalpler ile Geleceğe
Toplantıda açıklamalarda
bulunan Türk Kardiyoloji Derneği Başkanı
Prof. Dr. Vedat Aytekin, “Uzun
yıllardır Sağlıklı Kalpler ile
Geleceğe misyonunu
benimseyen Türk Kardiyoloji Derneği olarak
bütün yıl boyunca ve her fırsatta çeşitli
aktiviteler ile halkımızın kalp damar
hastalıkları konusunda bilinçlendirilmesi için
çalışıyoruz. 29 Eylül, Dünya Kalp
Federasyonu tarafından ‘Dünya Kalp Günü
olarak tanımlanmış ve bizlerin de katkıda
bulunması için iyi bir fırsat olmuştur” dedi.
Kalp ve damar hastalıklarının risklerine karşı
vatandaşları uyaran Prof. Dr. Vedat Aytekin,
“Tansiyon, kolesterol, şeker, sigara,
hareketsizlik ve fazla kilo kalbimizin baş
düşmanlarıdır. Kalp damar hastalıkları ile
savaşmak ve korunmak için hiçbir zaman geç
değildir. En kısa zamanda savaşmaya ve
korunmaya başlayın” diye ekledi.
COVID-19 Kalp Hastalıklarını Nasıl
Etkiledi?
Neredeyse iki yıla yakın bir süredir hız
kesmeden süren COVID-19 pandemisi
nedeniyle 2020-21 dönemi içinde dünyada
yaklaşık 250 milyona yakın vaka görülmüş ve
5 milyona yakın insan hayatını kaybetmiş
durumda. Pandeminin moral ve ekonomi
boyutlarındaki etkilerini yakından takip
eden Türk Kardiyoloji Derneği, ülkemizde ilk
olgunun görüldüğü 12 Mart 2020 tarihini
izleyen iki ay içinde iki ayrı rapor
yayınlayarak o tarih aralığındaki bilgiler
ışığında COVID-19’un kalbi etkileyen yönlerini
ve ilaç etkileşimlerini rapor olarak yayınladı.
Aradan geçen bir buçuk yıl içinde pandemiye
karşı en etkili korunma aracının aşı olduğu
görülüyor. Türk Kardiyoloji Derneği, aşının
çeşitleri, etki derecesi, uygulama yöntem ve
sürelerine ait zaman zaman tartışmalar
yaşansa da aşının koruyucu etkisinin çok
önemli olduğunu vurguluyor.
Kalp sağlığı açısından hastalığın etkileri ve
aşının etkilerine dair bilgiler
veren Türk Kardiyoloji Derneği’ne göre, kalp
hastasının COVID-19 virüsünü alma ihtimali
toplumdaki her bireyle aynı olduğu için kalp
hastalarının her birey gibi maske, mesafe ve
hijyen önlemlerini aksatmaması gerekiyor.
Bununla birlikte belirli kalp hastalıkları,
COVID-19 nedeni ile olumsuz yönde
etkilenebiliyor. Risk grubunda kabul edilen
hastalıklar arasında ön planda ileri kalp
yetersizliği, kardiyomiyopati, doğumsal kalp
hastalıkları ve ritim bozukluğunun kalp kası
hastalığı ile birlikte seyreden tipleri yer
alıyor. Kalp kasının hastalanması ve yangısı
kasılma gücünü düşürerek kalp yetersizliği
tablosunun ağırlaşmasına neden olabiliyor.
Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Prof. Dr.
Vedat Aytekin, “Kalp hastalığı bulunmayan
sağlıklı bireylerde kalp kası ve kalp zarının
hastalanması nadir rastlanan durumlardır.
COVID-19 sonrası ilk dört ila beş gün içinde
oluşabilir. Net olmayan bilgilere göre COVID
tanısı konulan kişilerde miyokard hasarı binde
1’in altında, hastaneye yatırılan kişilerdeyse
yüzde 7-28 arasında görülüyor. Viral
enfeksiyonun kalp üzerine etkisi kalp kasını
direkt hasarlayarak olabileceği gibi,
pıhtılaşmanın artması, sistemik enflamasyon
nedeni ile oluşabilen miyokard
yangısı, kardiyomiyopati ve damar hastalığı
şeklinde olabiliyor” dedi.
Aşı konusundaki tartışmalara da kalp
hastalıkları açısından açıklık getiren Prof. Dr.
Vedat Aytekin, “Bugün yoğun bakıma
yatırılmak zorunda kalan hastaların yüzde
39’a yakın kısmı aşı yaptırmayan kişiler.
Bizler biliyoruz ki, yoğun bakım süreci çok
zorlu bir süreç ve bu süreçte kalp sorunları
çok ön plana çıkmaktadır. Bu nedenle aşının
önemi tartışılmaz” diye konuştu.
COVID Kalbinizi Kırmasın
Tüm dünyada kalp krizi olgularının hastaneye
başvurularında pandemi süreci içinde yarıya
yakın azalma yaşandı. Türk Kardiyoloji
Derneği tarafından ülke genelinde
yapılan TURKMI-II çalışmasının sonuçlarına
göre pandemi döneminde ülke genelinde
hastaneye başvuran kalp krizi hastalarında,
pandemi önceki dönemde yapılan TURKMI-I
çalışmasına kıyasla yüzde 47,1 oranında
azalma olduğu görüldü. Bu çalışma verileri,
pandemi döneminde kalp krizi geçiren
hastaların neredeyse yarısının hastaneye
başvurmadığını gösteriyor. Prof. Dr. Vedat
Aytekin vatandaşlara çağrıda
bulunarak, “COVID-19 nedeni ile kalp
sorunlarınızı ertelemeyin. Aşı yaptırmayı
geciktirmeyin. Maske, mesafe, hijyen
kurallarını ihmal etmeyin” diye ekledi.
Kalp krizinde hızlı davranmak hayati
önem taşıyor
Kalp krizleri, kalp hastalıklarında en önemli
acil durumu oluşturuyor. Kalp krizlerinin
doğru ve erken fark edilmesi oluşacak
yaşamsal riskleri azaltarak hayat
kurtarıyor. Türkiye'deki ölümlerin %40'tan
fazlası kalp ve damar hastalıklarından
kaynaklanırken, koroner kalp hastalığından
yılda 200 binden fazla ölüm görülüyor. Bu
nedenle özellikle kalp hastalığı için risk kabul
edilen yüksek tansiyonu, ailesinde erken
yaşta kalp hastalığından ölüm, şeker
hastalığı, sigara kullanımı, yüksek kolesterolü
ve kan yağ yüksekliği olanların göğüs ağrısı
konusunda daha duyarlı olup böyle
durumlarda bir sağlık kuruluşuna
başvurmaları gerekiyor. Kalp krizinde zaman
kritik önem taşıyor. Erken müdahale kalp
hasarı oluşmasını önlüyor veya
azaltıyor. Türk Kardiyoloji Derneği, her bireye
kendisiyle ilgili kalp hastalıkları risklerini
azaltmaya çalışmasını önerirken, kalp
krizinden şüphelenilen durumda en yakın
sağlık kuruluşuna başvurulması gerektiğini
vurguluyor. Kalp krizi geçiren bir kişide ilk
saatlerin hayati önemde olduğunun altını
çizen Türk Kardiyoloji Derneği Gelecek
Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Değertekin kalp
krizi geçiren hastaların yaklaşık üçte birinin
hastaneye hiç gelmediğini vurguladı ve
ekledi: “TURKMI-I ve II
çalışmalarında Türkiye'de hasta şikayetlerinin
başladığı andan itibaren 112 Acil'in
aranmasına kadar geçen sürenin, pandemi
öncesinde ortalama 53 dakika iken pandemi
döneminde 90 dakikaya kadar çıktığı görüldü.
Hastaların COVID-19 bulaşması korkusu ile
112'yi aramadıklarını ya da aramakta geç
kaldıklarını görüyoruz. Oysa ambulansın
ulaşması, hastanın hastaneye nakli ve
hastanede hastanın kateter laboratuvarına
alınıp damarının açılması için geçen süreler
uzadıkça hasar artıyor. Ambulansın
zamanında çağırılmaması nedeniyle zaman
kaybediliyor. Bu nedenle hastaneye
ulaşamadan evlerinde kaybettiğimiz
hastalarımız da oluyor.”
COVID-19 korkusu ile hayatınızı riske
atmayın, 112'yi arayın
Pandemi döneminde kalp krizi riskinin
öneminden bahseden Prof. Dr. Muzaffer
Değertekin “Koroner arterler dediğimiz kalbi
besleyen damarlarda plak yırtılması sonrası
pıhtı ile damarın tıkanması kalp krizine neden
oluyor, kalp kası 20 dakika içerisinde ölmeye
başlıyor ve 12 saat içinde tamamen ölüyor.
Kas ölümü özellikle ilk 1-2 saatte çok hızlı ve
yüksek miktarda oluyor. Bu nedenle kalp krizi
belirtileri başlayan hastanın süratle 112'yi
arayarak ambulans ile en yakın koroner
anjiyo yapabilecek merkeze nakledilip,
damarının bir an önce açılması gerekiyor”
şeklinde açıklamada bulundu.
Kalp yetersizliği
Türk Kardiyoloji Derneği Yönetim Kurulu
Üyesi Prof. Dr. Mehmet Ertürk Kalp
yetersizliğinin (KY); kalbin yapısal ve/veya
fonksiyonel anormalliğinden kaynaklanan,
nefes darlığı, ayak bileği şişmesi (ödem) ve
yorgunluk benzeri belirtilerle kendini
gösteren bir hastalık olduğunu ifade etti ve
ekledi “Avrupa'da yetişkin nüfusta KY
görülme sıklığı yüzde 1-2'dir. Görülme sıklığı
yaşla birlikte artar; 55 yaşından küçük nüfus
için yaklaşık yüzde 1 iken 70 yaşından
büyüklerde bu oran yüzde 10'u
geçebilmektedir. KY hastalarının yüzde
50’sinden biraz fazlası kadındır. KY’de(Kalp
Yetersizliği) ölüm oranları birçok hastalıktan
daha fazla olabilmektedir. Bazı çalışmalarda
tüm KY hastaları için tanıdan sonraki 1 yıllık
ve 5 yıllık ölüm oranları, sırasıyla yüzde 20
ve yüzde 53 olarak bildirilmektedir. Bazı
çalışmalarda ise tanıdan sonraki beş yıl içinde
yüzde 67’lik daha yüksek bir ölüm oranı
bildirilmektedir”.
Prof. Dr. Mehmet Ertürk “Bu kadar sık
görülen ve ölüm oranı yüksek bir hastalığın
farkında olmak ve risklerden uzak durarak
korunmak pek çok hayatı kurtaracaktır.
Hareketsiz (sedenter) yaşam, düzensiz uyku,
sigara kullanımı, obezite, aşırı alkol alımı ve
sağlıksız beslenme gibi durumlar kalp
hastalığının gelişmesinde etkili risk
faktörleridir. Ayrıca yüksek tansiyon, şeker
hastalığı, yüksek kolesterol ve koroner arter
hastalığı gibi hastalıkların varlığı ve yetersiz
tedavileri de KY gelişmesine veya daha kötü
seyretmesine neden olur. Bu nedenle bu
hastalıkların uygun tedavisi ve takibi KY
gelişmesini önlemekte veya mevcut KY'nin
kontrol altında tutulmasında oldukça
faydalıdır. Düzenli egzersiz yapma, sigarayı
bırakma, sağlıklı beslenme gibi yaşam tarzı
değişiklikleri ve şeker, kolesterol ve tansiyon
ilaçlarını düzenli kullanmak KY’nin gelişmesini
önlemede büyük öneme sahiptir” dedi.
Koruyucu önlemler ve risk faktörleri
Türk Kardiyoloji Derneği Genel Sekreteri Prof.
Dr. Ertuğrul Okuyan risk faktörlerine dikkat
çekti ve Sağlıklı Kalplerle
Geleceğe sloganında temel hedef hasta
olmaktan korunmaktır, şeker hastalığı, kilo,
tansiyon ve kolesterol yüksekliği, sigara
kullanımı kalp damar hastalığına neden olan
en önemli risk faktörleridir” diye ekledi. Prof.
Dr. Ertuğrul Okuyan şu görüşleri de paylaştı:
“Hazır yiyeceklerden korunmak, şekerli
içecekleri kullanmaktan kaçınmak, tatlı
meyveleri daha az tüketmek çok önemlidir.
Şeker hastalığı bulunan kişiler iki kat fazla
kalp krizi geçirmektedir. Kilo ve insülin
direnci de kalp hastalıklarına zemin
hazırlamaktadır. Günümüzde dünyada 400
milyondan fazla diyabet hastası vardır. Kilo
almaktan ve aşırı karbonhidrat tüketiminden
kaçınmak gerekir. Şeker hastalarının çok sıkı
bir şeker kontrolü sağlamak için gayret
etmeleri şarttır. Kolesterol yüksekliğinin
dünyada 2,6 milyon kişinin ölümünden
sorumlu olduğu belirtilmektedir. Kolesterol,
kalp damar hastalığı ve inmenin en önemli
nedenlerindendir.”
Kalp hastalıklarına karşı bireysel risk önleme
yaklaşımlarının önemini vurgulayan Prof. Dr.
Ertuğrul Okuyan, “Toplumumuzun yaklaşık
üçte birinde tansiyon yüksekliği var. Her
bireyin tansiyon değerinden haberdar olması
ve gereğinde doktora gitmekte gecikmemesi
gerekir. Her çeşit tütün kullanımı (sigara,
nargile, puro, elektronik sigara) zararlıdır.
Sigaranın azı, çoğu olmaz. Hepsi zararlıdır.
Yanımızda içilmesine bile izin vermemek
gerekir, bu durum pasif içicilik anlamına gelir
ve sağlığa zarar vermektedir. Sağlıklı
beslenmek, egzersiz yapmak, sigaradan uzak
durmak, kilodan uzak durmak, tansiyon,
kolesterol ve şekerimizi sık kontrol etmek ve
doktor kontrolünü aksatmamak kalp damar
hastalığına karşı çok ciddi ölçüde
koruyacaktır” diye konuştu.
Prof. Dr. Vedat Aytekin ise şu eklemeyi yaptı:
“Pandemi döneminde gördüğümüz en önemli
sorun hareketsizlik ve evde kapalı kalma
nedeni ile diyet alışkanlıklarında bozulma
oldu. Ayrıca evde kapalı kalma nedeni ile
oluşan duygusal olumsuzluklar tansiyon
yükselmelerine neden oldu.”
Dünya Kalp Federasyonu tarafından her yıl
29 Eylül Dünya Kalp Gününde kalp damar
sağlığına yönelik yeni bir slogan belirlendiğini
hatırlatan Türk Kardiyoloji Derneği Başkanı
Prof. Dr. Vedat Aytekin “Bu yıl geleneksel
sloganımız “Sağlıklı Kalplerle
Geleceğe” ve COVID-19 salgını nedeni ile
tekrar yeni olumsuzluklar yaşanmamasını
dileyerek ikinci sloganımızı “COVID
Kalbinizi Kırmasın” olarak belirledik” diye
ekledi.
Türk Kardiyoloji Derneği hakkında:
21 Mayıs 1963 tarihinde
kurulan Türk Kardiyoloji Derneği, 2800 üyesi,
1 birlik, 8 çalışma grubu, 5 proje grubu ve 23
yönetim kurulu alt birimi ile faaliyet
göstermektedir. Toplumsal ve mesleki
eğitimler ile araştırmaları
destekleyerek Türk halkının kalp-damar
sağlığını korumayı amaçlayan dernek
hekimlere yönelik kardiyoloji alanında
hazırlamış olduğu kılavuzlar, bilimsel ve
eğitimsel aktiviteler, bilimsel yayınlar ve
uluslararası organizasyonlar ile etkinliklerini
gerçekleştirmektedir. Türk Kardiyoloji
Derneği, Avrupa Kardiyoloji Derneği (ESC),
Dünya Kalp Federasyonu (WHF)
ve Türk Dünyası Kardiyoloji Birliği (TDKB)
üyesidir.