Türkiye’de Dokuz Bin Adet Sosyal Girişim Bulunuyor
Yapı Kredi’nin pek çok sektör ve alanın gittiği yöne dair ipuçları sunan, teknoloji ve inovasyona odaklanan
Geleceği Konuşalım podcast kanalında sosyal girişimcilik ve toplumsal cinsiyet eşitliği üzerine konuşuldu.
Cüneyt Toros moderatörlüğünde gerçekleşen programda, Adım Adım oluşumunun kurucusu ve Bilgi
Üniversitesi Öğretim Üyesi Itır Erhart, Türkiye’de ve dünyada sosyal girişimcilik trendleriyle birlikte, sosyal
girişimciliğin faydalarını ele aldı.
Sosyal girişimin, sosyal ve ekolojik faydayı önceliklendirdiğini belirten Erhart, “Sosyal, toplumsal ya da
ekolojik bir sorunun çözümüne katkı sağlamak için dernek veya vakıf kurmadan, ürün ya da hizmet
satarak bu sorunun çözümüne katkı sağlamaya çalışmaya sosyal girişim deniyor. Sosyal girişimlerin iş
yapış şekillerin adil olması gerekiyor. Bu bağlamda emek sömürüsü, toplumsal cinsiyet eşitsizliği, doğaya
zarar verme gibi durumların olmaması gerekiyor” dedi.
Türkiye’deki sosyal girişimlerin yüzde 55’i kadın
Sosyal girişimlerin pandemi öncesinde de yükselişte olduğunu söyleyen Erhart şunları kaydetti: “Artık
yalnızca kâr odaklı, emek sömürüsü yapan girişimlere karşı mesafeli olmaya başladık. Bu konuda bilinç
arttıkça tüketici tercihlerinin sosyal girişimcilerden yana olmaya başladığını görüyoruz. Tedarik zincirinde
de adil, ekolojik satın alma isteği artınca bu konudaki talep çoğaldı. Pandemi döneminde tüketiciler,
gezegene zarar vermeyen işletmeleri destekledi. Bu bağlamda sürdürülebilirlik, su, hayvan hakları
meselelerinin önceliklendirildiğini görüyoruz. Ülkemizin sosyal girişim bağlamında nerede olduğunu,
British Council’in desteklediği bir araştırma için sahaya çıktığımızda gördük. Türkiye’de dokuz bin sosyal
girişim bulunuyor. Ülkemizdeki sosyal girişimcilerin yüzde 55’i kadın ve birçoğu 35 yaş altı. Bunun
sonucunda kadınların ve gençlerin sosyal girişimci olmaya hevesli olduklarını anlıyoruz.”
Şirketler dönüşmek zorunda
Şirketlerin eski iş yapış biçimleriyle devam ederlerse sürdürülebilir olmayacaklarını fark ettiklerini
vurgulayan Erhart, “Şirketlerin yalnızca kâr maksimizasyonunu kurgulayamayacakları, çalışanına mümkün
olduğunca az maaş veremeyeceği, kimyasal kullanamayacağı, madeninin verdiği tahribatı görmezden
geleyim diyemeyeceği bir noktaya geliyoruz. Şirketler bu noktada kendi devamlılıkları için mecburen
dönüşmek ve şeffaf olmak zorundalar” dedi.
Eşitliğin sağlanması hepimizi özgürleştirecek
Toplumsal cinsiyet eşitliğinin çok boyutlu bir mesele olduğunu söyleyen Erhart, “Kadın ve erkek olarak
tüm fırsatlara erişebiliyorsak toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlayabiliriz. İşe alım sürecinden, erkeğe verilen
doğum iznine kadar bir eşitlik başlatmak önemli. Biz erkeğin de bakım yükünü paylaştığı, kadının yönetici
pozisyonunda çalışabilmek için kendini eşit şartlarda hissettiği bir dünya istiyoruz. Tabii televizyon dizileri,
reklam içerikleri, oyun dünyası… Bunların hepsinde birey olarak tepki göstermeliyiz. Çocuklarımızla,
birlikle çalıştığımız iş arkadaşlarımızla eşit bir dünya yaratmaya çalışmalıyız. Tersini gördüğümüzde de
tepki göstermeliyiz. Toplumsal cinsiyet eşitliği meselesi kadını olduğu kadar erkeği de ilgilendiriyor” dedi.
Pek çok sektör ve alanda, dünyada ve Türkiye’de yaşanan gelişmeler hakkında seçkiler sunan “Geleceği
Konuşalım” podcast kanalı; Spotify, Apple Podcasts ve Google Podcasts platformlarından dinlenebiliyor.