EDİTÖRDENEditörden

Eğrileri Doğrultalım…

(Bülent Ulutaş)

Türkiye’de Kürtler, aleviler ve kendilerini azınlık olarak gören örgütlü ve örgütsüz
bütün topluluklar bütünün bir parçası olduklarını bilerek hareket etmeliler.
Kendilerini bu parçadan ayırarak güçlerini küçültüp enerjilerini dağıtmamalılar.

Bu ülkede kimse bir başkasına üstünlük sağlama durumunda değildir. Herkes aynı
anadan aynı babadan doğmuş çocuklar gibidir. Miras herkese eşit dağıtılmıştır.
Sonuçta bizim olan bir şeyi bölüp parçalamanın bir anlamı var mıdır? Soruyorum?

Türkiye’de Aleviler Türk folklor, kültür ve sanatına, toplum felsefesine büyük
ufuklar açmış, geliştirmiş ve pekiştirmiş olan insanlardır. Kürtler ülkemizin
sanayisinde, ticaretinde, siyasetinde her konumda emekçi olarak çalışmış ve
toplumumuzun temelini oluşturmuşlardır.

Şimdi bunlara diğer bütün kendini
azınlık olarak gören toplulukların tek tek katkılarını ekleyebiliriz. İşte biz bu bütünüz. Kimse kendini
bütünün kenarından köşesinden kopartıp daha özgür, daha büyük, daha kuvvetli olacağını
düşünmesin.

Bizim bir ortak tarihimiz (ortak geçmişimiz, ortak geleceğimiz) var.
Yaklaşık 1.5 ay önce başladığım bu yazıya bugün devam ediyorum. Ülkemizde benim bildiğim 30
yıldır gündem hiç değişmedi. Bu 1.5 ay içerisinde de hiçbir şey değişmedi. Bundan 30 yıl sonra da
hiçbir şeyin değişmeyeceğini sanıyorum. En büyük kayıp kaybolan zamandır.

Ülkemizde her şey
var. O her şeyi şekillendirecek kuvvetli ve kendini tarih boyunca binlerce kez kanıtlamış çok büyük
bir millet var. Bu millet dünyanın hiçbir tarafında diktatörlük kurmayı düşünmemiştir. Tarihin her
döneminde hangi milletten, hangi dilden, hangi ırktan, hangi coğrafyadan yardım talebi gelmişse
talep hangi konuda olmuşsa siyasi, ekonomi, özgürlük vs hiç düşünmeden yardım etmiştir. Bu
millet aman diyene zulüm etmemiştir. Af dileyene fırsat vermiştir.

Bu bizim milletimizin etnik özellik
ayrımı gözetmeksizin tamamında genetik bir özellik olmuştur. Bu özellik toplumun en küçük birimi
olan ailelere, ikamet ettiği apartmanda da, çalıştığı iş yerinde de, yaşadığı şehirde de,
memleketinde de ve bütün dünyanın her tarafında da Türk’ün değişmez tavrı olmuştur.

Biz gazeteciyiz. Bu mesleği akademik olarak okuyup üniversitesinden mezun olduğumuzdan beri
30 yıldır yapıyoruz. Bizi tanıyan bilen herkes gazeteci olarak biliyor. Bundan 6-7 yıl öncesine kadar
mesleğimiz sorulduğunda gazeteci dediğimizde biz saygı görürdük. Sözümüze sohbetimize
güvenilirdi. Toplumun her kesiminde her olayda fikrimiz itibar görürdü. Şimdi gazeteciyiz
dediğimizde satılmışlardan mısınız diye kuşkuyla bakılıyoruz. Kim satılmış belli değil. Biri ötekini
satılmış diye gösteriyor, öteki de diğerini…

işte bu da bir güç bölünmesi. Bu ülke değerlerini kendi
kendine yok etmeye başladı. Evin içinden hırsız olursa evi çökertir. Kardeş kardeşe düşman olursa
aileyi çökertir. Anne baba çocuklarına verdiği sevgiyi fedakarlık diye görürse o güzel vasfın bir
önemi kalmaz…

Çocuklar anasını, babasını, kardeşini bir yük olarak görürse aileyi bozar. Ailenin
bildiğimiz mantığı ortadan kalkar. Aile toplumun en küçük birimi ise toplum bozulur.
Biz gazeteciyiz. Kitle yönetim araçları gelişti, internet her yere çok rahatlıkla giriyor. Bütün bilgiler
bir tuşa basılınca herkesin önüne geliyor. Herkes rahatlıkla kes, yapıştır, kopyala sistemi ile istediği
şekilde olayları yorumluyor.

Burada güvenilirlilik ortadan kalkınca herkes birbirini suçluyor. Eğer bu
iletişim gücü olmasa, eğer bu internet denilen asrımızın en büyük icadı olmasa sanki birbirini
bekliyormuş gibi bütün Ortadoğu’daki devletler hepsi birbirini takip edermiş gibi bir düğmeye
basıldığı gibi kes, yapıştır, kopyalama yöntemi ile 20-30 yıldır idare edildiği sistemlere yerine ne
koyacağını bilmeden halkı ayaklandıramadılar.

Bazı televizyon programlarında süreç içerisinde Türk halkına çeşitli siyasi partilerde değişik
sıfatlarla hizmet vermiş insanlar Türkiye’yi de bu konuma sokmaya çalışıyor. İşte bu çağımızın en
büyük icadının kötüye kullanılmasıdır. Atom bir maddenin özellikleini kaybetmediği en küçük
parçasıdır.

Bunu bulan bilim icat atomun fen konusunda insanlığa faydaları olabileceği bir çok
hayırlı işe rağmen bomba yapmış ve atom bombası olarak silah oluşturmuş, çevresine tehdit
unsuru olarak kullanmıştır. Biz genelde başkalarına örnek olmaya çalışırız. Ulus olarak insanlara
doğruları öğretmeye çalışırız.

Yardım etmeye çalışırız. Ama başkalarının amaçlarını
yönlendiremeyiz. Fakat kendimize sahip çıkabiliriz. Kendimize yöne verebiliriz. Onun için Türk
milleti, ırkına dinine bakmadan genlerinde yaşayan birlik ve beraberlik yardımsever ve kardeşlik
özelliklerine sarılmalıdır.

Ancak böyle bilmediğimiz düşmanlardan, gücümüzün yetmediği
düşmanlardan kendimizi koruruz ve ayakta kalırız. Kendimize düşman olmaktan, kendi kuyumuzu
kendimiz kazmaktan ancak birbirimize sarılarak kurtuluruz.
Türk Milleti tarih boyunca örnek olmuştur. Önder olmuştur. Yine öyle olacaktır.
Bülent Ulutaş