Hububat ihracatı ilk çeyrekte 3,2 milyar dolar
Hububat ihracatı ilk çeyrekte 3,2 milyar dolar oldu
Buğday unu, makarna, bitkisel yağlar, bisküvi ile şekerli ve kakaolu ürünler başta olmak üzere
temel gıda ürünlerini kapsayan hububat, bakliyat, yağlı tohumlar ve mamulleri sektörünün üç aylık
ihracatı 3,2 milyar dolar olarak açıklandı.
İhracatını bu dönemde yüzde 3,9 artırmayı başaran
hububatçılar, tarımsal üretim grubu içinde yer alan bitkisel ürünler alanındaki ihracat paylarını
yüzde 50,5’a taşıdı.
Toplam hububat ihracatı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 5,3 artışla 3,4 milyon ton olarak
gerçekleşti. En fazla ihraç edilen mal grubu 292 milyon dolar ile çikolata ve kakao içeren ürünler
olurken, onu 270,4 milyon dolar ile ayçiçek yağı takip etti.
Buğday ithalatındaki sınırlamalara bağlı
olarak, ihracatı yüzde 39,7 azalışla 232,4 milyon dolar olan buğday ununun toplam hububat
ihracatı içindeki payı yüzde 7,2’ye geriledi. En fazla ihracat yapılan ülke 539,1 milyon dolar ile Irak
oldu. En büyük 10 ihracat pazarından sekizinde yüzde 11,4 ile yüzde 70,5 arasında değişen artışlar
yaşandı.
“ABD’de önceliğimiz raflarda kalabilmek”
İlk çeyrekte ABD’ye gerçekleştirilen hububat ihracatının geçen yıla göre yüzde 20 artışla 200 milyon
dolara yaklaştığına ve hububat sektörünün ABD pazarında Türkiye’nin en büyük 6 ihracatçısından
biri olduğuna dikkat çeken TİM Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri Sektör Kurulu
Başkanı Ahmet Tiryakioğlu şunları ifade etti:
“ABD’nin yeni gümrük politikası AB’ye yüzde 20, Hindistan’a yüzde 26 gibi yüksek tarife
uygularken, Türkiye’nin göreceli bir tarife avantajına sahip olması bu pazara olan ilgimizi artırdı.
ABD’li tüketicilerin sağlıklı ürünler talep etmeleri, glutensiz mutfağın yükselişi, vegan beslenme
eğilimleri ve fonksiyonel gıdalara yöneliminin Türk tarımsal ürünleri için fırsat penceresi açtığına
inanıyorum.
Bulgur, nohut ve mercimek gibi geleneksel ürünlerimiz modern beslenme
trendleriyle de örtüşen seçenekler olduğu için ticari işbirliklerimizin artacağını düşünüyorum.
Ancak ABD yalnızca devasa hacmiyle değil, karmaşık dağıtım yapısı, tüketici hassasiyetleri ve
yüksek rekabet düzeyiyle de öne çıkan bir ülke.
Bu pazardaki payımızı artırabilmek için raflara
girmenin yetmediğini, rafta kalabilmek gerektiğini biliyoruz. Bu da markalaşma, ürün tasarımı,
ambalaj ve fiyat gibi unsurlarda her zamankinden daha stratejik davranmayı zorunlu kılıyor.”
“Etnik market sınırlarını aşmak istiyoruz”
ABD’nin dağıtım kanallarının büyük ölçüde toptancıların kontrolünde olduğuna ve bu firmaların
ürünleri doğrudan satmak yerine, brokerlar ve alt dağıtıcılar üzerinden piyasaya sunduklarına
dikkat çeken Tiryakioğlu şunları söyledi:
“İhraç edilen ürünlerin pazara girişi, birkaç konteyner mal göndermekten çok daha karmaşık bir
süreci gerektiriyor. Dağıtım ağında yer bulmak ve özellikle etnik market sınırlarını aşmak için
yeni stratejiler geliştirmeliyiz.
Tüketici tercihlerindeki değişimlere adapte olamayan rakip
markalar raflardan silinirken, ürünlerimizin pazara uygunluğu, ambalaj dili ve pazarlama dili ile
daha etkin olmalıyız. Bu noktada ABD’deki fuarlara katılım yalnızca tanıtım değil, sistemin içine
girmek için de önemli araçlar.
Yaz aylarında New York’ta katılacağımız Summer Fancy Food Show
gibi organizasyonları, dağıtım zincirlerinin diğer halkalarıyla bağlantı kurmak adına kritik temas
noktaları olarak kullanacağız. Amerikan tüketicisinin ciddi bir fiyat hassasiyeti var. Araştırmalar,
ithalata olan talebin esnek olduğunu, yani fiyat avantajı olan ürünlerin talebinde hızlı artış
yaşandığını gösteriyor. Trump döneminin getirdiği yeni maliyet dengelerinde, Türkiyenin
sunduğu kalite-fiyat dengesi, doğru stratejilerle desteklendiği sürece fark yaratabilir.”
“Buğday unu ihracatında hedef 3,5 milyon ton”
İlk çeyrekte 605 bin ton seviyesinde gerçekleşen buğday unu ihracatının, buğday ithalatı
sınırlamalarının sonlanmasıyla beraber yıl sonunda yeniden 3,5 milyon ton seviyesini aşmasını
beklediklerini belirten TİM Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri Sektör Kurulu Başkanı
Ahmet Tiryakioğlu şunları söyledi:
“Dünyanın en fazla buğday unu ihraç eden ülkesi olarak uyguladığımız tarımsal stratejiler,
küresel emtia pazarındaki fiyatları doğrudan etkiliyor. Geçtiğimiz yıl Haziran ayından bu yana
farklı kotalarla uygulanan buğday ithalatı kısıtlamaları neticesinde, buğday unu ihracatımız
önceki yıla göre 600 bin ton kadar gerilemişti.
Dünyadaki buğday fiyatlarının ton başına 250
dolar gibi daha uygun bir seviyede seyrettiği bu dönemde, iç piyasadan temin edilen hammadde
ihracattaki rekabet avantajımızı da olumsuz etkilemişti.
Bizim diğer ürünlerin ihracatına
yoğunlaştığımız bu süreçte, Mısır gibi bazı rakip ülkeler özellikle Afrika pazarında yeni fırsatlar
arayışına girdi. Aradan geçen 9 aylık dönemde, kur artışının da etkisiyle iç ve dış piyasa
arasındaki fark bir miktar azaldı.
Rusya’nın buğday arzındaki düşüşün hammadde fiyatlarında
neden olduğu artış da Trump’ın uyguladığı tarifelerin yol açtığı dalgalanmayla bir ölçüde
dengelendi. Son dönemde güçlü ticari ilişkiler geliştirdiğimiz Suriye başta olmak üzere, talebin
yoğunlaştığı bölgelere un ihracatımız hızlı şekilde artacaktır.”