Makine ihracatı 3 ayda 6,6 milyar dolar oldu
Makine İhracatçıları Birliği (MAİB) tarafından paylaşılan makine imalat sanayi konsolide
verilerine göre, 2025 yılının ilk çeyreğinde Türkiye;nin serbest bölgeler dâhil toplam
makine ihracatı 6,6 milyar dolar oldu.
ABD’nin vizöründe başlıca hedefin Çin olduğu bu
sürecin, diğer ülkelere yönelik tarifeler şimdilik ertelense de tüm dünyayı etkileyen
sonuçlarına değinen Makine İhracatçıları Birliği Başkanı Kutlu Karavelioğlu, “Çin’in
elindeki muazzam üretim kapasitesini nasıl değerlendireceği bütün dünyayı yakından
ilgilendiren bir konudur.
Sürdürülemeyeceği belli bu kaotik ortam Türkiye ile ABD
arasındaki görece avantajlı kalıcı bir nizama evrilir de bundan ülkenin yatırım çekeceği
kanısı doğarsa, ön koşul Türkiye’nin yatırım ve faaliyet ortamının dış tehditlerden
alabildiğince korunması olacaktır” dedi.
Makine imalat sanayi konsolide verilerine göre, yılın ilk çeyreğinde serbest bölgeler dâhil toplam
makine ihracatı tonaj olarak %7,7’lik, değer olarak %4,1’lik gerilemeyle 6,6 milyar dolar olarak
gerçekleşti.
Yıllıklandırılmış makine ihracatı ise %0,7 gerileme ile 28,1 milyar dolar oldu. Aylık bazda
makine ihracatının 2,3 milyar dolar olarak gerçekleştiği Mart ayında, uluslararası yaptırımların
%43,5 daralma getirdiği Rusya’ya ihracat 90 milyon dolar geriler iken Rusya dışındaki ülkelere
yapılan toplam ihracat geçen yılı yakaladı.
İlk çeyrekte Almanya’ya 753 milyon dolar, ABD’ye ise
400 milyon dolar ihracat yapıldı.
Türkiye nin makine ihracatında ilk 10;da yer alan ülkelerden İtalya,
Birleşik Krallık, İspanya ve Romanya da ise %9,2 ile %31,2 arasında değişen artışlar görüldü.
Tekstil ve konfeksiyon makineleri ihracatı 29 milyon dolar artarken, inşaat ve madencilik makineleri
ihracatı 120 milyon dolar, yıkama ve kurutma makineleri ihracatı ise 47 milyon dolar azaldı.
7 alt dalın ihracat artışı sağladığı bu dönemde ilk sırayı İspanya’ya %158 artışla 72,5 milyon dolar,
Romanya’ya %186 artışla 55 milyon dolar ihracat artışı sağlayan içten yanmalı motor ve aksamı
aldı.
“Tarife savaşlarının kapışma sahnesi makine sanayii”
ABD’yi küresel ticaret kurallarını alt üst eden tarife savaşlarına iten temel motivasyonun, teknoloji
geliştiren sektörlerdeki üretim dengelerinin bozulması olduğunu belirten Makine İhracatçıları
Birliği Başkanı Kutlu Karavelioğlu şunları söyledi:
“Dünyanın en fazla makine ithal eden ülkesi olarak ABD’nin, her yıl borcu 2 trilyon dolar
artarken yerli imalatını korumasına izin vermeyen kurallar manzumesini yıkmak istemesine
şaşırmamak gerekir.
ABD’nin yılda 530 milyar dolar ithalat yaptığı ve 280 milyar dolar açık
verdiği makine dış ticaretinde, Avrupa Birliği 150 milyar dolar, Çin 340 milyar dolar fazla veriyor.
Dünyadaki toplam makine imalatının %35’inin Çin’de, %53’ünün ise Uzak Doğu’da yapıldığı
mevcuttaki sürdürülemez dağılım ülkelerin rekabetçiliği ve teknoloji geliştirme kapasitesine de
yansıdığından, ABD’yi sert tedbirler almaya itiyor.”
ABD’nin vizöründe başlıca hedefin Çin olduğu bu sürecin, diğer ülkelere yönelik tarifeler şimdilik
ertelense de tüm dünyayı etkileyen sonuçlarına değinen Karavelioğlu şöyle bir çerçeve çizdi:
“Tarifede mütekabiliyetten çok, ticarette denge hedefiyle belirlenen vergi oranlarının hayal bile
edilemez şekilde yükselmesi karşısında, Çin’in elindeki muazzam üretim kapasitesini nasıl
değerlendireceği bütün dünyayı yakından ilgilendiren bir konudur.
Sürdürülemeyeceği belli bu
kaotik ortam Türkiye ile ABD arasındaki görece avantajlı kalıcı bir nizama evrilir de bundan
ülkenin yatırım çekeceği kanısı doğarsa, ön koşul Türkiye’nin yatırım ve faaliyet ortamının dış
tehditlerden alabildiğince korunması olacaktır.”
“AB’nin bütün hamleleri odağımızda kalmalı”
Avrupa ekonomilerinin Çin’e nazaran ABD pazarına daha az bağımlı olmaları ve Çin kadar sert
tedbirlerle karşılaşmayacakları kanısının ana pazarda iyimserlik yarattığını belirten Karavelioğlu
şunları ifade etti:
“Almanların küresel ekonomi ve ticaretle ilgili enstitülerince gerçekleştirilen simülasyonlar, ilan
edilen İlave Gümrük Vergileri’nin aynen yürürlüğe girmesi durumunda ilk bir yıl içinde AB’nin
ekonomik çıktıda %0,2, Almanya’nın ise %0,3 gibi sınırlı bir düşüş yaşayacağını öngörüyor.
Küresel mal ticaretinin %6, küresel hasılanın ise %0,8 kadar düşebileceği ilk yılda AB’nin en
büyük avantajı olarak ticaretinin %70’ine yakınını yaptığı ortak pazarı gösteriliyor.
AB’nin öz
güveni yüksek karşıt tutumunun ardında ABD’nin mal ihracatında %20’ye varacağını
hesapladıkları daralma ile %7’ye varacağını tahmin ettikleri enflasyon da var.
Bu kaotik sürecin
üretimin coğrafya değişikliğine ve sürdürülebilir ticaret dengelerine ulaşılmasına hizmet
etmeyeceği kanaatindeki AB, ABD’nin mevcut politikasına verilecek en iyi yanıtın, ticaret
ortaklarıyla dünya çapında daha az değil, daha fazla entegrasyon sağlamak olduğunu vurguluyor.
Son dönemde hız verdikleri MERCOSUR ve Hindistan STA’larına eklenen Orta Asya
Cumhuriyetleri açılımı, sadece ticarette büyütmeyi değil enerji güvenliği ve kritik hammaddeleri
de odağa alan stratejik bir hamle.
Güvenilir ortaklarından biri olarak, ‘adil ve karşılıklı ticaret’
yerine ‘adil ve serbest ticareti’ öne çıkaracağını her fırsatta dile getiren AB’nin bütün stratejik
hamlelerini odağımızda tutmalıyız.”
“Haksız rekabeti İGV’lerle dengelemek mümkün olmaz”
ABD’nin tarife savaşı başlatmak, AB’nin de rekabette yeni stratejiler geliştirmek zorunda kaldığı
Uzak Doğu menşeli makinelerin agresif ve çoğu zaman haksız rekabetine karşı tedbirlerin önemine
dikkat çeken Karavelioğlu şunları belirtti:
“Dezenflasyon programı kapsamında Türk Lirası’nın değerlenmesinin yol açtığı ithalat artışının,
dünyadaki eğilimlerle uyumlu olmadığını geçen yıl sıklıkla vurguluyorduk.
Makine ithalatında
Şubat’ta %11’e yakın, 12 aylık dönemde de %5’lik gerileme önemli bir iyileşme göstergesi oldu.
Fakat Ocak-Şubat aylarında Çin’den ithal edilen makinelerin %14,1 artması ve hiç makine
satamadığımız bu ülkenin Türkiye’nin makine ithalatındaki payının %30’a ulaşması, agresif ve
asimetrik satış yöntemlerine dair uyarılarımızın haklılığını da göstermiş oldu.
Yatırım Teşvik
Belgesi ile ithal edilen makinelere vergi istisnasının sürmesi, teknoloji geliştiren bu alanda
yatırım iştahını sınırlamakla kalmıyor, ara girdileri benzer vergilere tabi olan makine
imalatçılarımız başta olmak üzere, yerli yabancı kaliteli makine üreten bütün imalatçıları da
haksız rekabete bırakmış oluyor.
Üzerinde çalışılan yeni yatırım teşvik sisteminde; yerli
makineleri önceleyen tedbirlerin geliştirilmesini küresel konjonktürün mecburiyeti olarak
görüyoruz.”
Küresel yatırım malları PMI verisinin 49,7 puanla yeniden daralma bölgesine girdiği Mart ayında,
imalat sanayi satın alma yöneticileri endeksinin Türkiye de de Ekim ayından bu yana en düşük
seviyeye gerilediğin işaret eden Karavelioğlu sözlerini şöyle tamamladı:
“Yeni siparişlerin aylık bazda üst üste 21. kez yavaşladığı ve makine ihracatımızdaki gerilemenin
ilk 3 ayda tonaj olarak %7,7’ye, değer olarak %4,1’e ulaştığı bu ortamda, üretimin devam
edebilmesi ve istihdamın korunabilmesi için risk artıyor. İmalat sanayi üretimindeki gerilemenin
%6 olduğu Şubat ayındaki veriler, bu düşüşün makine sektöründe %9’a ulaştığını gösteriyor.
Avrupa imalat sanayinin, finansal sarsıntılara rağmen toparlanma eğilimi gösterdiği bu süreçte
bizim sanayimizde de iyimserliğin artması, ekonomimizin sürdürülebilir gelişimi açısından önemli bir gösterge olur.
Bunu beklerken işimiz ölçeklerimizi düşüren bütün haksız rekabet unsurlarını
faaliyet ortamımızdan ayıklamak olmalıdır.”